Audi TT'yi hepimiz göze çarpan tasarımıyla hatırlarız. Genellikle oturaklı modeller (Quattro ile birer çılgına dönen makineleri tenzih ederim) görmeye alıştığımız Alman üretici, 1990'larda şaşırtıcı bir hamle ile TT gibi heyecan verici bir model ile karşımıza çıkmıştı. Hep birlikte dönüp bu modelin ilk jenerasyonunu inceliyoruz.
Nedir bu araç?
TT, küçük ve iki kapılı bir spor otomobil idi. "2+2" şeklindeki Coupe ve sadece iki koltuğa sahip bir Roadster versiyonu ile satılmıştı.
Nerede, ne zaman üretildi?
Modelin ilk jenerasyonu 1998 yılında tanıtıldı ve üretimi 2006'ya kadar devam etti. Araç, Audi'nin merkezi olan Ingolstadt'ta üretilen ve boyanan gövdeler kullanılarak, Volkswagen Grubu'nun Macaristan'daki Gyor fabrikasında montajlandı.

Teknik veriler
Altyapısını Volkswagen Grubu'nun A platformundan alan TT, ön bölüme enine yerleştirilmiş motorundan üretilen gücü ön aksa veya dört tekerleğin tamamına aktarıyordu. Turboşarjlı, dört silindirli, 1.8 litrelik ünite dört farklı güç çıkışı sunuyordu. Bunun dışında spor otomobil atmosferik, 3.2 litrelik V6 motor ile alınabiliyordu.
Tamamen bağımsız ön süspansiyon standart pakete dâhildi. 2003 yılından itibaren Roadster paketinde 5 ve 6 ileri manuel vites kutusunun yanında 6 ileri, çift kavramalı otomatik şanzıman ile satılmıştı.
Peki kötü giden neler vardı?
İlk başta birçok şey diyebiliriz. TT, 1998'in sonunda yapılan tanıtımı sonrasında basından büyük ilgi gördü. Ancak ilginin arkasında beğeni yoktu zira yüksek hızda gerçekleşen birçok ölümlü kaza vardı. Bu vakaların çok büyük bir kısmı 180 km/s hız üzerinde yapılan şerit değişimlerinde veya keskin virajlarda meydana gelmişti.
Bu durum, Alman üreticinin hem Coupe, hem de Roadster versiyonlarının üretim tarihi 1999'un sonu ve 2000'in başını kapsayan modellerini geri çağırarak aracın yüksek hızlarda kararlılığını ve tahmin edilebilirliğini hatırı sayılır ölçüde iyileştirmesine neden olmuştu. Standart ve güncellenmiş bir ESP, yeni bir arka kanat gibi gelişitirmeler ile sorunların önüne geçilmeye çalışıldı. Ayrıca, süspansiyon ayarları da yeniden düzenlenmişti.


Tüm sorun bununla sınırlı değildi, bir de kalite sıkıntıları vardı. Zamanında diğer tüm Volkswagen Grubu ürününde olduğu gibi Audi TT'de de bazı elektronik problemler bulunuyordu. Bunlara sorunlu elektrikli camlar ve gösterge panelini örnek gösterebiliriz. 2008 yılında markaya açılan bir dava ile işler biraz çığrından çıktı. Aynı yılın mayıs ayında Audi tüm arızalı gösterge panellerini tamir etmeyi veya daha önce müşterilerinden alınan tamirat ücretlerini iade etmeyi kabul etmişti.
2007 yılında açılan bir diğer dava ise 1.8 litrelik turbo motorların zamanlama (eksantrik) kayışı ile alakalıydı. Şikayetler, bahsi geçen zamanlama kayışlarının markanın belirttiği servis ömründen önce bozulduğu yönünde idi. Audi, eksantrik milinin çalışmasında görev yapan zamanlama kayışlarının ücretsiz değişimini gerçekleşmişti.
Sonuç
Aracın harika göründüğü konusunun tartışmasız olduğunu düşünüyorum. 1994 yılında tanıtılan bir konsepti temel alan modelin kesinlikle zamanında rakipleriyle karşılaştırıldığında çok ilginç göründüğü bir gerçek. Evet, üretimin ilk yıllarındaki kötü yol tutuş ve bazı elektronik problemleri oldu fakat 1999/2000 geri çağırması ve 2003 makyajı sonrasında işler daha iyiye gitti. Sevilse de, sevilmese de ilk jenerasyon TT, Audi'nin hâlihazırda sunduğu yelpazedeki en nevi şahsına münhasır seçeneğin temellerini attı.
Fotoğraflar: AutoWP