– Monticello, New York
Zamanımızın günlük kullanıma uygun en iyi spor otomobillerinden birisi olan Ford Focus RS'e dair her şeyi, onunla bir viraja biraz normalden biraz daha fazla hızlı girerek öğrenebilirsiniz. Yapılması gerekenleri biliyorsunuz: Daha fazla hız kazanıp kazanamayacağınızı görmek için frenleme alanını görmezden gelin, şansınızı deneyin ve ortadaki pedala dibine kadar basın. Çoğu senaryoda aracın sağı solu belli olmaz, araç kendisini toplar (ya da toplamaz), bir anda içinizi panik kaplar ve bu duygu aniden yatışır. Biraz soluklanırsınız ve yolunuza devam edersiniz ancak kesinlikle pişman olursunuz.
Focus RS'te durum böyle değil. Ford'un performans anlamında bu on yıllık süreçte sunduğu en hatırı sayılır özellik, sürücüye ayağının yere sağlam bastığı hissiyatını vermesi. Aynı virajda, her seferinde daha hızlı gelerek limitlerinizi test edebilirsiniz ve frenleri kilitlemek gibi bir korku yaşamazsınız. Bunu tekrar tekrar yapabilirsiniz. Focus RS'in düz bir çizgide giden ve güven verici dönüşü, sanki bir atlıkarıncaya binmişsiniz gibi düşünmenize neden oluyor.
Araçlardan nefret etmeye bayılan bir şehirden 2.5 saatlik mesafede olan Monticello Motor Club pistinin arka düzlüğünde 190 km/s hızla giderken düşünecek pek zamanınız olmuyor. Eğer başarabilirseniz, spinning dersinizde verdikleri broşürü hatırlayın ve nefes alışverişinize odaklanın; gerisini ise Focus RS'e bırakın. Pistin size çaldığı müziğin ritmini takip edin. Cansiparane bir biçimde fren pedalına yüklenin, önünüzdeki hızlı sağ viraj yerini teknik birkaç yön değişimine bırakırken gözlerinizi ileriye dikin ve diferansiyelin gücü tam olarak olması gerektiği yere iletmesine izin verin. Dördüncü vitesten üçe, üçten ikiye indiğinizde egzozdan gelen tatmin edici patırtı; kaputun altından gelen sesi resmeder nitelikte. Focus RS'in tüm gün boyunca asfalta yapışmasından sonra, pistin dümdüz olduğunu söyleyebilirsiniz. Eğer hasbelkader pistte bir şeyler ters giderse bu sizin hatanızdır, kesinlikle hatchback'in değil.

Focus RS'in düz bir çizgide giden ve güven verici dönüşü, sanki bir atlıkarıncaya binmişsiniz gibi düşünmenize neden oluyor.
40.000 dolardan ucuz olan - ülkemizde maalesef böylesine uygun fiyatlı olmayan - bu Focus RS'i kullanmayı, hayatın birçok hazinesinde olduğu gibi, bırakmak istemeyeceksiniz. Focus RS ile eğlenmek için bir pistte olmanız zorunlu değil; ancak onunla piste çıkma fırsatınız varsa, bunu kaçırmayın. Focus RS, Fiesta ve Focus ST'nin kaldığı yerden devam ediyor: Kendini kanıtlamış bir şasinin yeteneklerini daha da ileriye taşıyarak tam bir 'sürücü' otomobili ortaya koyuyor. Kabul edelim, Focus ST hiçbir zaman otomobil meraklılarını neşelendirmesi gerektiği kadar neşelendiremedi. Focus ST'nin kabiliyetli şasisi, gürültülü bir motorun ve saf performansın düşmanı olan aşırı istekli ve öfkeli tork yönlendirme özelliği tarafından bastırılıyordu.
Almanya'da montajlanan, dört çeker Focus RS, Focus'un performans kriterlerini yeniden canlandırıyor. Focus'un bu en üst versiyon performans modeli, içeriye ve dışarıya yerleştirilmiş birkaç RS amblemi ile daha vahşi bir görünüm için düzenlenen ön bölüm haricinde herhangi bir Focus hatchback kasasına benziyor. Focus ST, otomobil ve hız tutkunu gençlere çekici gelirken; RS, Avrupalı markanın farklı bir şeyler arayan sadık müşterilerinin gönlünü fethetmek için tasarlanmış. Focus RS'in şimşek gibi bir performans vermek için izlediği çalışma tarzını anlamak için sadece özelliklerine bakmanız yeterli: Brembo frenler ve Michelin Pilot Super Sport lastikler standart olarak geliyor, hatta Pilot Sport Cup 2 hamuru da opsiyonlar listesinde. Karlı bir yerde yaşıyorsanız kendinize bir iyilik yapın ve fabrika çıkışı kış lastiklerinin siparişini şimdiden verin.

Focus RS pistte o kadar başarılı ki, onun parti numarasını göz ardı edebilirsiniz: Drift Mode, hatchback'i tam bir asfalt çiğneme canavarına dönüştürüyor.
Focus RS, sadece 2.3 litrelik turboşarjlı ve dört silindirli motor ile 6 ileri manuel şanzıman kombinasyonuyla sunuluyor; ancak ondan keyif almanın sonsuz sayıda yolu var. Evet, teknik olarak RS'in motoru, Mustang'in en küçük hacimli seçeneğinde sunulan EcoBoost motoru ile aynı; ancak Focus RS'in 350 bg gücü, Mustang'in sunduğundan daha fazla. Manuel şanzıman gücü aktarma işini neredeyse kusursuz yapıyor; biraz fazla kısa olan dişli pozisyonları, pistte gözlerinizi vites kolundan ayırıp sürekli piste bakmanıza mani olarak, tamamen keyif almanızı engelleyecektir. Debriyaj oldukça hafif, kademeli ve tahmin edilebilir. Yeni RS, otomatik şanzımanla veya sedan kasasıyla sunulmayacak.
Focus RS pistte o kadar başarılı ki, onun parti numarasını göz ardı edebilirsiniz: Drift Mode, hatchback'i asfalt yiyen bir canavara dönüştürüyor. Dört çeker sistemde yer alan akıllı tork yönlendirme sistemi sayesinde Focus RS, torku arkaya yönlendirerek oldukça dumanlı ve gülünç driftler yapmanıza izin veriyor. Açık bir skid-pad'de (kaygan zemin pisti) Drift Mode'un gerçek dünya uygulaması ise muhteşem. Gaz pedalına sonuna kadar asılın, diferansiyel geri kalanı hallediyor. Focus RS'in küt burnunu gitmek istediğiniz yöne çevirin, hafifçe dönmeye başlayın ve hemen ardından kontra verin (dönüş yönünüze ters yönde direksiyon hareketi). Bileşke gücün yarattığı arkadan kayma harika oluyor. Eğer bu süreçte debriyajla da oynayabilirseniz eğlence katsayısı da artıyor ve Focus RS o zor hamlelerin kolay görünmesini sağlıyor, hem de el frenini kullanmadan. Bunu Ford'un hak eden müşterilerine bir hediyesi olarak düşünebilirsiniz. Bu işin tek zor tarafı, asfaltının kayma ve lastik izleri tarafından yeniden dekore edilmesine izin verecek bir pist işletmecisi bulmak.




Focus RS'in sürüşünden aldığınız keyifle çok meşgul olacağınız için, büyük ihtimalle iç mekanda kayda değer hiçbir şey olmadığını fark edemeyeceksiniz.
Sürekli performans odaklı çalışan otomobillerin aksine Focus RS, pistin dışında sıkı süspansiyonu sayesinde günlük sürüş görevini de - hangi sürüş modunda olursanız olun - layığıyla yerine getiriyor. Bunu derken Focus RS'in size küfredercesine beton yığılmış hız kesme tümseklerini sönümlediğini kastetmiyorum, ancak kötü yol koşullarında sürüş kalitesinin çok da konforsuz olmadığını söyleyebilirim. Focus RS'in sürüşünden aldığınız keyifle çok meşgul olacağınız için, büyük ihtimalle iç mekanda kayda değer hiçbir şey olmadığını fark edemeyeceksiniz. Hafif sıkı Recaro koltuklar, turbo basınç göstergesi ve sürüş modları için konulmuş düğmeler haricinde standart bir Focus'tan neredeyse hiçbir farkı yok. Yeni jenerasyon Focus yolda, ama bu RS kasası yeni çıktığı için biraz 'yıllanmış' bir tasarım ile idare etmek zorundasınız.
Bariz şekilde ona aşık olmanızı sağlayacak performansa yönelik özellikleri haricinde Focus RS, pratiklik konusunda da size birkaç şey sunuyor. Arka koltukları katladığınız zaman 1,240 litrelik bir depolama alanı elde ediyorsunuz. Dört çeker sistemi fırtınalı havalarda işinize yarayacaktır. Olumlu bir diğer nokta ise benzersiz ses tanıma sistemi ve Apple CarPlay uyumlu oluşu ile müthiş bir bilgi eğlence sistemi olan Sync 3. Güç ayarlı koltuk ve çifte klima kontrolü standart olarak sunuluyor. Parlak mavi haricindeki renklerde ise bir "uyuyan etkisi" taşıyan otomobil, daha az dikkat çekici oluyor.

Utanmadan bir aracı övmek, istisnalara özgüdür; Focus RS de bunlardan bir tanesi.
Yukarıda saydıklarımız ve diğer birçok nedenden dolayı Focus RS ile Volkswagen Golf R'ı sadece özelliklerinin yazılı olduğu kağıt üzerinden karşılaştırmak pek samimi bir hareket olmaz. Her iki hot hatch de kendi markaları için aynı hedefe ulaşmaya çalışsa da, Ford bunu çok daha iyi bir şekilde başarmış. Golf R, Focus RS ile karşılaştırıldığında - dinamik açıdan rakipsiz kardeşi Golf GTI'ın aksine - daha yumuşak huylu ve muhafazakar kalıyor. Focus RS'in sunduğu paketi sunabilen çok az sayıda hatchback var. Audi S3 ve Mercedes-AMG GLA45, düzgün bir direksiyon/yönlendirmeden ziyade, daha lüks markaları arayan insanların tercihi oluyor. Subaru WRX STI ise RS ile karşılaştırıldığında biraz daha boş ve özensiz kalıyor.
Eğer tüm bunlar size aşırı derecede övgü gibi geliyorsa, yanılmıyorsunuz; çünkü yaptığım şey tam olarak bu. Utanmadan bir aracı övmek, istisnalara özgüdür; Focus RS de bunlardan bir tanesi. Günlük bir araç perspektifinden bakarsak, her türlü koşulda etkileyici olmasından dolayı sürücüsünün yüzünü güldürmek zorunda olmadan bunu başarabilen GTI ile aynı sınıfta. RS'in, yanlış yollara sapmanın ve ucu bucağı görünmeyen trafik sıkışıklıklarının verdiği gerginliği yumuşatan, ölçülemez bir özelliği var. Sol bacağınızda kas yapmanıza neden olsa da, gecikmenize neden olsa da, onu sürmek isteyeceksiniz.
Hemen bir ön sipariş geçin, limitlerinizi test edin. Focus RS, oldukça affedici bir araç.
NOT: Focus RS'in Türkiye'deki satış fiyatı 84,650 €. Sınırlı sayıda üretilen bu performans otomobili, hâliyle ülkemize de sınırlı sayıda girecek. Siparişler de bunun üzerinden geçilebilecek. Ford Türkiye'den edindiğimiz bilgiler doğrultusunda henüz bu sayı belli değil. Sipariş etme işlemi kapora bırakarak başlatılıyor. Seçeceğiniz iç ve dış renk ile opsiyonlar doğrultusunda kesin siparişi geçtiğiniz takdirde; örnek olarak Kasım 2016'da üretime giren bir Focus RS, Şubat 2017'de teslim edilecek. Sipariş işlemlerini de Ford'un "Premium" bayilerinden gerçekleştirebileceksiniz.
Fotoğraflar: Jeff Jablansky / Motor1.com
Galeri: 2016 Ford Focus RS: İlk Sürüş
2017 Ford Focus RS