BMW ve Mercedes-Benz, karakter olarak tamamen farklı markalar, ancak her ikisi de Alman kökenli, lüks odaklı, tasarıma ve performansa odaklanan markalar. Otomotiv endüstrisi elektrifikasyona doğru ilerlerken, bu iki Alman marka bir kez daha karşı karşıya gelmiş ve her biri farklı yaklaşımlar benimsemiş vaziyetteler.

Bu farklılık özellikle her iki üreticinin elektrikli araçlarının tasarımlarında daha da belirgin hale geliyor. Mercedes-Benz EQ alt markasıyla özel bir tasarım diline sahipken, BMW bu mantığı gerçekten anlamamış gibi görünüyor veya en azından BMW'nin tasarım başkanı Domagoj Dukec böyle düşünüyor.

Galeri: BMW i5 eDrive40 (2023)

BMW'nin tasarım başkanı Dukec, geçtiğimiz hafta sonu İtalya'daki Concorso d'Eleganza Villa d'Este etkinliğinde düzenlenen basın toplantısında

"Neden elektrikli bir araç farklı görünmek zorunda?" diye sordu.

"Sonuçta ben aynı kullanıcıyım, aynı deneyimi istiyorum ve aynı hayata sahibim. Her şeyin tamamen farklı olmasını istemem. Sonuç olarak, dizel bir aracı benzinli bir araçtan farklı tasarlamadık, değil mi?"

Dukec'in bu yorumları, yeni nesil 5 Serisi henüz tanıtılmadan sadece birkaç gün önce geldi BMW, aynı yaklaşımı yeni 7 Serisi ve onun elektrikli kardeşi olan i7'de de benimsedi. Bavyeralı marka, elektrikli ve içten yanmalı motorlu modelleri arasında herhangi bir tasarım farkı olmasını istemiyor.

Dukec, içerideki insanın hala aynı alanı kullandığını belirterek, "Tamam, elektrikli bir otomobil için ön tarafta motor olmadığını söyleyebilirsiniz, ancak aracın içinde hala motorlar bulunuyor değil mi? Hatta daha büyük bir bataryaya sahipsiniz ve batarya bileşenlerini farklı bir yere koymak zorundasınız, bu yüzden hala soğutma alanlarına ihtiyacımız var" şeklinde açıklamalarda bulunarak BMW'nin yeni tasarım diline ilişkin görüşlerini ifade etti.