Otomobil farlarının geçmişi araçların kendisi kadar eski. İlk gece yolculuğunda kullanılan fenerlerin yeterli olmayacağını gören mucitler o zamanlar yüksek süratlere ulaşamayan otomobillerin önlerini hafifçe aydınlatmaya yarayan ve yakıt olarak asetilen veya yağ kullanan sökülebilir fenerleri kullanmaya başladı.

1800’lü yılların sonlarına gelindiğinde gelişen teknolojiyle birlikte enerji kaynağı olarak elektriği kullanmaya başlayan üreticiler 1908 yılında ilk defa far, yan lambalar ve stoplardan oluşan tamamlanmış kiti araçlarına uyguladı. Bu tarihin ardından sürekli gelişim içerisinde olan farlar 20. yüzyılın sonlarında ağırlıklı olarak H4 ve halojen modellerden ibaretti.

90’lı yıllarda ortaya çıkan xenon ampuller, ilk zamanlardan beri sarı ağırlıklı ışıklandırma sağlayan ampullere ilginç bir alternatif sunmaya başladı. Yakın zamana kadar ışığı istenen bölgeye yoğunlaştırmak için kullanılan projektörlerin yetersizliği nedeniyle far camlarında da ışığı kırmaya yarayan desenler bulunuyordu. Xenon teknolojisiyle birlikte şeffaflaşan ön koruyucular bu şekilde otomobillerin tasarımında da büyük rol oynamaya başlamış oldu.

Fittipaldi EF7 Vision Gran Turismo - Pininfarina
Pininfarina H600 konsepti

Xenon ve Bi-xenon derken birçok ülkede gündüz farlarının zorunlu kılınmasıyla birlikte farklı bir teknoloji girdi araçlarımıza: LED. Aslında daha önceleri, çabuk tepki süresine sahip olduğundan otomobillerin üçüncü fren lambasında kullanılan bu teknoloji az enerji harcaması ve farklı tasarımlara uygun olabilmesi sayesinde kısa sürede stoplar ve gündüz aydınlatmalarının da tercihi oldu. Asıl ilginç durumsa bu teknolojinin ana farlara uygulanmasından sonra yaşandı. Şu sıralar otomobillerin standart donanım listesinde yer almaya başlayan tamamı LED farlar, kullandıkları çok sayıda diyot sayesinde istenilen şekilde sunulabildiği gibi ayrı ayrı ayarlanabilen ışık şiddetiyle adaptif özellik de sunabilmekte.

İşte bu kolayca ayarlanabilme özelliği, tamamı LED teknolojisi kullanan farların aynı zamanda bir handikapı olmuş durumda. Audi ve BMW'nin ileri teknoloji Matrix LED farları, A.B.D.’de büyük beğeniyle karşılansa da bu ülkede 1968 yılında yazılmış bir kanun nedeniyle şu anda kullanılması yasak. Farların çalışma prensibi şöyle: Araç, gece vakti hareket halindeyken sürekli uzun farları kullanıyor. Karşıdan gelen aracın yarattığı ışık sensörler tarafından algılanıyor ve gerekli ayarlamalar otomatik olarak yapılarak diğer şeritte seyreden sürücünün gözlerinin kamaşması engelleniyor. Peki sorun bunun neresinde? Amerikan kanunlarına göre otomobiller hareket halinde uzun farlarını sürekli açık tutamıyor. Teknik olarak yeni teknoloji tam da bunu yaptığından şu sıralar bu ülkede kullanılması mümkün olmuyor.

Bu yeni teknolojiyi test etmiş olanınız varsa ne derece başarılı bir aydınlatma performansı sunduğuna şahit olmuştur. Hatta sis haricinde, bazı araçlarda sunulan gece görüş sistemlerini bile gereksiz hale getirecek farlar şu anda piyasada. Bakalım bu teknoloji ne zaman daha ulaşılabilir araçlarda kullanılmaya başlanacak.

Bunu da oku:

  • 2017 Opel Insignia'nın LED sayısı Astra'nın iki katı
  • Renault Clio LED ön farlarla makyajlandı
  • Makyajlı BMW M4'te OLED arka farlar olabilir