2010 yılında tanıtılan Dacia Duster, 60’a yakın ülkede 2 milyon adet satış başarısına ulaşarak marka adına ne kadar değerli olduğunu göstermiş oldu. Aşağıdaki grafikte en çok satılan ülkeleri görebilirsiniz ki, Türkiye 152 bin 406 adetle, en fazla Duster satışı gerçekleşen 4'üncü ülke konumunda bulunuyor.
2 milyon adet Duster... Arka arkaya dizildikleri zaman, Ankara-Helsinki arası gidiş dönüş bir rota oluşturulabiliyor. İnanması güç biliyoruz ama, üretim bandından ortalama her 63 saniyede bir Duster inerken, günde ortalama bin adet Duster üretiliyor. Son bir örnek daha: 2 milyon Duster üst üste yerleştirildiğinde ise 380’den fazla Everest Dağı yüksekliğine ulaşıyor.
Tüm pazarlar arasında, İngiltere’de Dacia Duster kullanıcıları içerisinde kadınların oranı erkeklere kıyasla daha yüksek olarak ölçülüyor. Türkiye, ortalama 42 yaş olmak üzere en genç Duster kullanıcısına sahip. Çoğunluğu aileleriyle yaşıyor. (yüzde 62'si çocuklarla birlikte yaşıyor)
Fransa, Almanya, İngiltere, İspanya ve İtalya'da Duster sahiplerinin; yüzde 23’ü yürüyüş ve doğa yürüyüşü, yüzde 12’si bisiklet sürmeyi ve yüzde 9’u seyahat etme olmak üzere açık havayı seviyor.
Aynı beş ülkede kullanıcıların yüzde 44'ü kırsal alanlarda, yüzde 30'u küçük kasabalarda, yüzde 10'u orta/büyük şehirlerde ve yüzde 11'i banliyölerde yaşıyor. Tasarım süreci; 6 vitesli şanzıman, kavramalı aktarma organları, hacimli tekerlekler ve daha fazlasını bünyesinde barındırmalıydı. Ekipler bugün bile birçok detayı hatırlıyor. Örneğin, otomobilin 1000 rpm’de 5,79 km/s hızla ilerlediği ‘sürünme’ özelliği bunlardan biri. Hatta Duster 1 Ürün Müdürü Loïc Feuvray, "Arazi tipi 4WD kadar kadar hızda olduğumuzdan emin olmak için otomobilin yanına yürürdüm.” diyor.

İlk nesil Duster en çok satan model olmayı başarırken, yenilenen haliyle bu başarının da ötesine geçti. Yaklaşık yedi yıl sonra, 2017 yılında yenilenen tasarım; orijinal DNA’yı korurken geçmişin üzerine inşa edilerek daha da iyisini sundu. Çok sayıda şirket içi tasarım yarışması ve heyecan verici bazı eskizlerin ardından önerilerin arasından sıyrılan Duster; daha kaslı bir tasarım, daha yüksek omuz çizgisi ve daha iddialı bir ön ızgara ile dikkat çekmeyi başardı.
Ekonomik ve güvenilir çözümlere odaklanan model, göz kamaştıran tasarımıyla da oldukça beğeni topluyor. Bu konuda şnorkel önemli bir örnek diyebiliriz. Sinyalleri de barındıran bu siyah eklenti, Duster'ın ayırt edici özelliklerinden biri.
Dış Tasarım Başkanı David Durand, parçanın arkasındaki hikayeyi, "Teknik bir kısıtlama nedeniyle bu tasarımı yapmak zorunda kaldık. Tekerleklerle kapıların çizgisi oldukça dengeli ve bu dengeyi bozmak istemedik. Böylece çamurluklar ve kapılar arasını dolduran plastik bir şnorkel yarattık. Çakıl ve çamur lekelerine karşı ideal koruma sağladığı için çok işlevsel. Duster'a sağlam bir görünüm de kazandırıyor. Benzersiz bir tasarım yaratırken maliyetten tasarruf ettik." diyerek özetliyor...
Kaynak: Dacia