Audi RS2 Motoru
Audi RS2, Audi’nin ilk hem performanslı hem de pratik otomobiliydi diyebiliriz. Station wagon gövde tipinde olan ve RS4’ün bir ufak boyu diyebileceğimiz bu otomobil, piyasaya çıktığı zaman türünün en hızlısıydı.
Bu başarıyı da 2.2 litrelik turboşarjlı motoruna borçluydu. Çünkü bu 5 silindirli motor 311 beygir güç üretiyordu. Bu motor, S2 modelinden alınmıştı fakat o araçta 227 beygir gücündeydi. Bu 84 beygirlik güç artışı ise Porsche’nin yoğun çalışmaları sonucunda elde edilmiş. Porsche bu artışı %30 oranında daha büyük KKK turboşarj, daha büyük bir intercooler, Bosch enjeksiyon sistemi ve modifiye edilmiş kam mili sayesinde başarabilmiş.
Tüm bu geliştirmelerin sonucunda da Audi RS2, 0-100 km/s hızlanmasını sadece 4.8 saniyede tamamlayabilen bir station wagon haline gelmiş. Maksimum hız değeri ise 262 km/s imiş. 25 yıl sonra bile bu otomobilin günümüz standartlarında fazlasıyla başarılı olduğunu söyleyebiliriz.
Ferrari 355 Motoru
Ferrari, 355 modelinin öncesinde geliştirdiği 348 modelinde 3.4 litrelik başarılı bir motora yer vermişti. O modelin devamı niteliğinde olan Ferrari 355 için ise bu başarılı V8 motor 3.5 litre hacmine yükseltildi ve alüminyum pistonlara, titanyum biyel kollarına, Bosch enjeksiyon sistemine ve 5 valfli silindir kafasına kavuştu.
Sonuç ne mi oldu? Bu motor 375 beygir güç üretebilir hale geldi ve bu sayede Ferrari 355, 0-100 km/s hızlanmasını 4.7 saniyede tamamlıyordu. Maksimum hız değeri de 295 km/s şeklinde olmuştu.
Ferrari bunun yanı sıra 355 modeline yenilikçi bir manuel şanzıman da entegre etti. Bu şanzıman teknolojisi Formula 1’den türetildi ve trafiğe çıkabilen bir otomobil için bu durum tarihte bir ilkti. Sisteme baktığımız zaman 6 ileri şanzımanın kontrolü için direksiyonun arkasına elektro-hidrolik kulakçıklar konulduğunu öğreniyoruz. Bu sayede vites değişimleri daha hızlı yapılabilirken, sürücünün direksiyondan ellerini ayırmasının da önüne geçilmiş oluyordu.
Honda S2000 Motoru
Ülkemizde gayet iyi bilinen Japon otomobillerinden biri olan Honda S2000’in F20C kodlu 2.0 litrelik atmosferik motoru, otomobil tarihindeki en başarılı motorlardan birisidir diyebiliriz. Zaten 2000 ile 2004 yılları arasında bu motor, 1.8 litre ile 2.0 litre arasındaki kategoride “Yılın En İyi Motoru” ödülüne layık görülmüştü. Ardından yıllar boyu, Ferrari 458 Italia tanıtılana kadar bu motor litre başına en yüksek güç üretme rekorunu korumuştu. Bu değer S2000’de litre başına 120 beygir idi.
Honda’nın bu motorunun en güçlü hali ise JDM versiyonlu bir S2000’de yer aldı ve litre başına 123 beygir güç üretti. Yüksek sıkıştırma oranı sayesinde ulaşılan bu güç ile motor böylece toplamda 246 beygir güç üretiyordu. Sıralı 4 silindirli bir motor olan i-VTEC’in en önemli özelliklerinden biri de 9.000 devir gibi yüksek bir devir çevirebiliyor olması idi.
Lancia Thema 8.32 Motoru
Lancia’nın sıradan bir sedana benzeyen bu modeli aslında bir Ferrari motoruna sahipti. Çünkü Ferrari 308’de bulunan 2.9 litrelik V8 motor bu araçta da bulunuyordu. Bu motor Ferrari’de 237 beygir güç üretirken, Lancia’da 212 beygir güç üretiyordu. Bu sayede Lancia Thema 8.32, o dönemlerde en hızlı önden çekişli sedanlardan biri olmayı başarmıştı. Çünkü 0-100 km/s hızlanması 6.8 saniye iken maksimum hızı da 240 km/s idi.
Ayrıca Lancia Thema 8.32’nin V8 motorunun Ferrari’dekine göre farklı arasında farklı tasarıma sahip krank mili, daha ufak valfleri ve farklı ateşleme zamanlaması gibi şeyler sayılabilir.
McLaren F1 Motoru
Gordon Murray’in ikonik F1 süper otomobili, arka kısmında yer alan kaputunun altında BMW kaynaklı bir motora sahipti. Bu motor, aslında aracın orta kısmına doğru konumlandırılmıştı ve S70/2 kodlu bir V12 idi. Ürettiği güç miktarı 618 beygir iken tork değeri de 651 Nm şeklindeydi. Bu motorun güç miktarı dönemine göre çok fazla olduğu için motor kısmında fazladan ısı yalıtımına ihtiyaç duyuluyordu. Bu sebepten dolayı da Murray, her otomobil için 16 gram miktarında altın folyo kaplama fikrini benimsemişti.
5 yıllık bir McLaren F1 prototipinin direksiyonu başına geçen Andy Wallace, seri üretim bir otomobil için dünya rekorunu 1998 yılında kırmıştı. Bu rekor 386.4 km/s idi ve VW Grubu’nun Almanya’daki test pistinde kırılmıştı. Bugün bile bu hız değeri ile McLaren F1, hala dünyadaki en hızlı atmosferik motorlu otomobil olma unvanını koruyor.
Mitsubishi Lancer Evo V Motoru
1998 yılında tanıtılan 5.jenerasyon Mitsubishi Lancer Evo, 2.0 litrelik motoru için gelişmiş bir turboşarj sistemine kavuşmuştu. Bu değişiklik ile beygir gücü 276 değerinde sabit kalırken, tork değeri Evo VI’deki 330 Nm’den 373 Nm’e yükselmişti.
Gelişmiş motoru ile bu Mitsubishi sedanı, 0-100 km/s hızlanmasını adeta bir süper otomobil değeri olan 4.7 saniyede tamamlayabilir hale gelmişti. Maksimum hız değeri ise 237 km/s şeklindeydi.
Nissan 300ZX Motoru
Nissan 300ZX spor otomobilinin Z32 jenerasyonu, ondan önceki model ile aynı 3.0 litrelik motoru kullanıyordu. Fakat turboşarjlı versiyonu, bir çift Garrett turbo ile çift intercooler’a kavuşmuştu. Bu geliştirmeler ile bu motor 300 beygir güç ve 384 Nm tork üretir hale gelmişti. Bu motorun ne kadar başarılı olduğunu belirtmek için sadece beygir gücü ve tork değerini söylemek yetmez.
Çünkü bu motor turboşarjlı olmasına rağmen oldukça lineer (doğrusal) bir şekilde otomobili hızlandırabiliyordu. Bu da oldukça etkili bir performans ortaya koyduğu anlamına geliyordu. Bu sayede Nissan 300ZX, 0-100 km/s hızlanmasını 5 ile 6 saniye arasında tamamlarken, maksimum olarak da 250 km/s hıza ulaşabiliyordu.
Opel Lotus Omega Motoru
1990 yılında tanıtılan Opel Lotus Omega, o tarihte dünyadaki en hızlı seri üretim sedan unvanına kavuşmuştu. 3.0 litrelik bir sıralı 6 silindirli motoru baz alan motor, bir çift Garrett T25 turboşarj ile birlikte 3.6 litre hacmine yükseltilmiş. Aynı zamanda yeni bir intercooler sistemi de bu motora entegre edilmiş.
Dönemindeki Chevrolet Corvette ZR1’de de bulunan 6 ileri ZF manuel şanzıman ile kombine edilen bu motor, 377 beygir güç ve 568 Nm tork üretebilir hale gelmiş. Bu sayede Opel Lotus Omega, 0-100 km/s hızlanmasını 5.4 saniyede tamamlayabilirken, maksimum olarak da 285 km/s hıza ulaşıyordu.
Toyota Supra 4. Jenerasyon Motoru
Toyota Supra’nın 4.jenerasyonunda bulunan 2JZ-GTE motoru, şüphesiz ki otomotiv dünyasının 1990’lardaki en iyi ve en önemli motorları arasında başta gelir. Çift turbolu bu motor Japonya’da 280 beygir, Avrupa’da 326 beygir ve ABD’de 320 beygir şeklinde güç çıkışlarıyla sunuldu.
Bu sayede Supra, 0-100 km/s hızlanmasını sadece 5 saniyede tamamlayabiliyor ve maksimum olarak da 250 km/s hıza ulaşabiliyordu. Fakat elektronik bir limitör vardı. Yani istenirse 250 km/s’nin daha üzerine çıkması işten bile değildi.
4.jenerasyon Supra’daki turbo’lar, sıralı şekilde çalıştıklarından dolayı turbo gecikmesi de minimuma indirilmiş oluyordu. Bu motor bu sayede 1.800 devirden itibaren 410 Nm tok sunabiliyordu. Bu başarılı motor, 1998 yılında da Japonya’da değişken valf zamanlaması sistemine kavuşturulmuştu.
Newest slideshows
11 / 11