1980 Ford Mustang
88 beygir gücünde 2.3 litrelik atmosferik 4 silindirli bir motora sahipti.
1979 model yılı olarak piyasaya çıkan araç, “Fox-body” yani tilki kasa diye anılan Ford Mustang’in ilk jenerasyonuydu. 1980 yılında bu aracın baz donanımında 2.3 litrelik 4 silindirli bir motor yer alıyordu. Bu motor 88 beygir güç ve 161 Nm tork üretiyordu. Bu da aracın hızlanma değerini oldukça sıradan bir değer yapıyordu.
Aracın tasarımı da çok heyecan verici değildi. Notchback olarak bilinen gövde tipindeki bu araç, kendisinden beklenenin aksine sıkıcı ve ekonomik bir otomobil görünümünde idi.
1981 Mercury Capri RS Turbo
117 beygir gücünde 2.3 litrelik turboşarjlı 4 silindirli bir motora sahipti.
Bu araç, adeta Mustang’in Mercury markası tarafından üretilmiş versiyonu idi. Çünkü Mustang ile aynı platformu ve motor seçeneklerini paylaşıyordu. “Peki bu listede neden yer aldı?” derseniz, tasarım anlamında araçların birebir olmadığını söyleyebiliriz.
Mercury’nin aracın kaputu üzerine büyük hava girişleri konumlandırarak araca kaslı bir görünüm kattığını ve de farklı renklerde gövde parçalarına yer verdiğini görüyoruz. Bu sayede Capri RS Turbo, Mustang’den daha iyi bir görünüm elde etmiş diyebiliriz. Fakat aracın kaputunun altında 117 beygir güç ve 183 Nm tork üreten cılız bir motor yer aldığını duyunca, bu otomobilin kurt postu giymiş bir kuzu olduğunu düşünebilirsiniz.
Fakat Ford, bu bahsi geçen 2.3 litrelik turbolu motordan ümidini kesmedi. Firma daha sonradan SVO departmanını bu motor üzerinde çalıştırarak Mustang SVO modelinde 205 beygir güç üretecek şekilde geliştirebildi.
1980 Pontiac Trans-Am Turbo
210 beygir gücünde 4.9 litrelik turboşarjlı V8 bir motora sahipti.
290 beygir güç üreten 1973 Pontiac Firebird Trans Am SD-455, 1970’lerin muhteşem muscle otomobillerinden birisi idi. Ta ki 1980’ler başlayana kadar. Pontiac, uzun aradan sonra 1980 ve 1981 model yılları için bu segmente yeniden bir giriş yaptı. Bu sefer Trans-Am Turbo ile girildi ve bu araç 4.9 litrelik V8 motora sahipti.
Aynı zamanda motorun performansını artırması için otomobilin isminden de anlaşılabileceği üzere bir turboşarj sistemi yer alıyordu. 1980 yılında 210 beygir, 1981 yılından itibaren de 200 beygir güç ile satılan bu aracın gücü dönemine göre orta seviyedeydi denilebilir.
General Motors’un bünyesindeki markaların turboşarj sistemleri kullanması aslında 1960’lara kadar dayanıyor olsa da, modifiye teknolojileri 1980’lerde biraz sıkıntılıydı. Çünkü güvenilirlik ve dayanıklılık anlamında problemler yaşanıyordu. Pontiac da 3.jenerasyon Firebird’ü 1982 yılında tanıttığında, sunduğu mevcut motor seçeneklerinden turboşarjlı olanları kaldırmıştı.
Fakat yıllar sonra, 1989 yılında Pontiac sadece 1 yıllığına turboşarjlı Trans Am projesini tekrardan hayata geçirdi. 20.yıl özel olarak anılan bu versiyondan sadece 1.555 adet üretildi ve Buick Grand National otomobilindei 3.8 litrelik turboşarjlı V6 motor kullanıldı. Bu motor 250 beygir gibi pek de fena sayılmayan bir güç değerine sahipti.
1982 Chevy Camaro
90 beygir gücünde 2.5 litrelik 4 silindirli bir motora sahipti.
3.jenerasyon Chevrolet Camaro’nun hikayesi, tilki kasa dediğimiz Ford Mustang’i yakından takip ediyor. Çünkü bu her iki ikonik Amerikan muscle otomobilinin de performansı ilk piyasaya çıktığında çok kötü değerlere sahipti. Fakat sonradan her ikisi de segmenti domine eden araçlar haline geldiler.
Örneğin, Chevrolet 3.jenerasyon Camaro’yu 1982 yılında piyasaya sunduğunda baz modelinde 2.5 litrelik 4 silindirli bir motor yer alıyordu. Bu motor 90 beygir güç ve 179 Nm tork üretiyordu. Bu araç Mustang’den biraz daha uygun fiyatlıydı fakat yine görüldüğü gibi düşük güç değerlerine sahipti ve iyi bir sürüş deneyimi yaşatamıyordu.
1982 Dodge Challenger
100 beygir gücünde 2.6 litrelik 4 silindirli bir motora sahipti.
Gözlerinizi kapatın ve bir Dodge Challenger hayal edin. Muhtemelen gözünüzün önüne güncel bir SRT Demon gibi bir otomobil gelmiştir. Fakat 1982 yılında Dodge Challenger böylesine standart bir görünüme sahipti.
İlk Challenger’lar 1974 yılında piyasaya çıktılar ve 1978 yılında firma bu ismi çok kötü bir şekilde canlandırmaya karar verdi. Chrysler, Mitsubishi ile olan ortaklığını bu konuda devreye sokmaya karar verdi ve bir Mitsubishi Galant coupe otomobile Dodge logosu yapıştırdı.
İşler buradan itibaren daha da kötüye gitti diyebiliriz. Çünkü araçta alınabilen motorlar 1.6 litrelik veya 2.6 litrelik 4 silindirli motorlardı. Sonradan 1.6 litrelik motorun satışı durmuştu. Fakat 2.6 litrelik motor da 100 beygir güç ve 185 Nm tork gibi oldukça düşük performans değerlerine sahipti. Neyse ki bu başarısız otomobil çok geçmeden 1983 yılında sonlandırıldı.
1980 Plymouth Volare Road Runner
120 beygir gücünde 5.2 litrelik V8 bir motora sahipti.
Chrysler markasının yeniden canlandırdığı bir başka başarısız model ise 1980’deki Plymouth Volare Road Runner oldu. 5.2 litrelik motora sahip olan bu otomobil 120 beygir güç ile 332 Nm tork değerine sahipti. Neyse ki gelişmiş karbüratöre sahip bir versiyonu bu gücü 155 beygire çıkartabiliyordu.
1982 Ford Thunderbird
120 beygir gücünde 4.2 litrelik V8 bir motora sahipti.
Ford Thunderbird her zaman muscle otomobiller arasında lüks tarafta yer aldı. Fakat 1980 ile 1982 yılları arasındaki model için işler biraz daha kötü gidiyordu.
Fazlasıyla büyük bir boyuta sahip olan bu coupe 120 beygir güç ile 278 Nm tork üretiyordu. Fakat 4.7 litrelik büyük hacimli bir V8 motora sahip olduğu göz önüne alınırsa, bu otomobilin muscle kelimesi ile pek de alakası yoktu.
1984 Mercury Cougar XR7
145 beygir gücünde 2.3 litrelik turboşarjlı 4 silindirli bir motora sahipti.
1980’lerin ortalarına doğru muscle otomobil segmenti zayıf modellerle geçen 10 yılı geride bırakarak canlanmaya başlamıştı. Cougar XR7 gibi otomobiller de muscle otomobillerin giderek güçlenmesine öncülük eden modellerden oluyorlardı.
Günümüze göre oldukça düşük bir değer sayılabilen 145 beygir, kendisinden birkaç yıl önce piyasaya çıkmış olan 117 beygirlik Mercury Capri RS göz önüne alındığında gayet iyiydi. Tasarım anlamında her ne kadar muscle otomobilden uzak bir görünüme sahip olsa da, bu araç muscle otomobillerin güçlenmeye başlamasındaki ilk adımlardan birisiydi.
Newest slideshows
10 / 10