– Detroit, Michigan
Süper otomobiller, tanım olarak çılgın güç değerlerine odaklanılarak tasarlanır; hâliyle bu araçlarla işe gidip gelen, otobanda sakince gezen ve iş güç halletmek için insanları trafikte pek görmezsiniz. Ancak Audi R8 bu konuda, her zaman olduğu gibi farklı. Bu otomobil muhtemelen bir süper otomobil ile yol otomobilinin en iyi karışımı ve R8, ikinci jenerasyonuyla havalı ve kaçık arasındaki çizgiyi iyice belirsiz hâle getirmiş... iyi ya da kötü olarak.
Şahsen yeni R8'in biraz daha çılgın olabileceğini düşünüyorum. Audi'nin bu süper otomobilinin ikinci jenerasyonu, evden işe gidişte kullanımı kolay ve dünyada lider bir sürüş teknolojisinin yardımıyla bir Audi A4 kadar keyif veriyor. Otobanda gezinirken ya da tali yollarda takılırken bile R8, egzotik bir süper otomobilden çok V10 motorlu bir TT gibi hissettiriyor.
R8, onu zorlamayı seçtiğinize size özel bir sürüş deneyimi veriyor; ancak bunun iltifat gibi görünen bir eleştiri olduğuna sizi temin ederim. Atmosferik 5.2 litrelik V10'un verdiği muazzam güç, gaza dokunduğunuz andan itibaren hemen kendisini gösteriyor. Test ettiğimiz bu Plus modelinde şasinin ortasında yer alan motor, 610 bg güç ve 560 Nm tork sağlıyor; bunun yola iletimi ise dört çeker bir güç aktarım sistemiyle sağlanıyor. Standart R8 V10 - artık V8 yok :( - 27,000 $ daha ucuz, ancak Plus modeline nispeten daha güçsüz (540 bg), Plus kadar çevik değil. O modelin incelemesi de başka bir güne kalsın.


Normal bir otomobil ile süper otomobil arasındaki fark hiç olmadığı kadar büyük.
R8 şaşırtıcı derecede hızlı, 610 bg'lik versiyon 0-96 km/s hızlanmasını 3.2 saniyede tamamlıyor ve bunu yaparken aracın muhafazakarlığını hissediyorsunuz. Sıfırdan "bu çok hızlı!" tepki süresinin yaklaşık 0.5 saniye aldığını onaylayabilirim, bu yüzden hızlanma süresinde bunu da hesaba katmalıyız. Tam gaz ya da değil, 7 ileri çift kavramalı şanzıman kendi kendine de direksiyondaki kulakçıklardan sizin kontrolünüzdeyken de her zaman işini yapmaya hazır. Vites geçişleri çabuk ve V10 motorun kırmızı çizgiye gelene kadar söylediği şarkının süresi tamamen size bağlı, yani şanzıman sizin isteklerinize göre hemen tepki vermeye hazır. Evet, ben de sizin gibi R8'de 6 ileri vitesi - özellikle vitesin yollarının açıkta olmasını - özlüyorum; ancak Audi'nin S-tronic şanzımanı, eski R-tronic otomatik vites kutusunun aksine pürüzsüz ve hızlı vites geçişleriyle 5.2 litrelik büyük motor için çok daha iyi bir yoldaş oluyor.
Tüm yeni Audi'lerde olduğu gibi R8'de de Auto, Comfort ve Dynamic isimli üç seçenek ile direksiyon, süspansiyon ayarları ile motor/şanzıman performansı için ayarlar yapabildiğiniz Dinamik Seçim fonksiyonu bulunuyor. Size iki ayar öneririm; ya her şeyi tamamen Auto'da bırakın, ya da direksiyonun üzerindeki damalı bayrak düğmesine basıp gazlayın. Bu özel performans seçeneği R8 V10 Plus'ta standart olarak geliyor ve her şeyi agresif moda alıyor. Bir düğme, R8'i göz açıp kapayıncaya kadar rahat bir gezinti otomobilinden tam manasıyla bir süper otomobile dönüştürüyor. Maksimum etki için bu düğmeyi kırmızıya boyamalılar.
Performans ayarlarını açtığınızda R8, konforlu kimliğini "ateşe veriyor".
Her şey Auto modundayken R8 oldukça yumuşak başlı, yol kusurlarını düzeltiyor ve kullanımı kolay. Bu araç şaşırtıcı derecede çevik ve görüş, tahmin ettiğinizden daha iyi. Hafif ve kolay direksiyonuyla bir hissiyat bir TT ile manevra yapmaktan farklı değil. Ancak performans ayarlarını açtığınızda R8, konforlu kimliğini "ateşe veriyor" ve motor birden kükremeye başlıyor, her şey daha gürültülü oluyor, kısaca bir anda kırmızı bir rokete binmiş gibi oluyorsunuz. 1,400 $ değerindeki Dinamik Yönlendirme paketi sayesinde direksiyon biraz daha sertleşiyor fakat tepkiler çok daha çabuklaşıyor ve araç salınmaktan çok sizin etrafınızda dönüyormuş gibi hareket ediyor. Lastikler yola yapışıyor ve süspansiyon sertleşerek aracı zorlu virajlarda iyi konumlarken bir yandan da genel anlamda dengeyi sağlıyor. İşe giderken rahat ve konforlu gittiğiniz araç, bir anda tam bir yarış aracına dönüşüyor. İnanılmaz.
R8 V10 Plus, Auto modda kullanıldığında da canlı ve yeterince heyecan verici bir araç. Eğer gaz ve direksiyon girdilerinde cömert davranırsanız araç uygun bir şekilde kendisini kasıyor, sakinleşmeye karar verdiğinizde de sizinle birlikte gevşiyor. Gerçekten bir pakette normal bir otomobil ile süper otomobil arasındaki fark hiç olmadığı kadar büyük, ancak sınıfındaki diğer otomobillere göre çok daha dengeli. R8'e yaklaşabilen otomobillerden birisi, normalde gezinti arabası hissini de verebilirken ihtiyaç anında bir yarış makinesine dönüşebilen McLaren 570S. Eğer ikisi arasında seçim yapmam gerekseydi, bu zor bir karar olurdu - 570S açık bir şekilde daha canlı, ancak R8 her günümü geçirmek isteyeceğim bir araç.


R8 her günümü geçirmek isteyeceğim bir araç.
R8'e oturup kapıyı kapattığınızda her şeyin karmaşık olduğu ilginç bir süper otomobil dünyasına girmiyorsunuz - karşınızda cam düğmelerine kadar tamamen bir Audi var. Ön bölümde bulunan muazzam Virtual Cockpit bilgi eğlence sistemi (A4'te olduğu gibi gösterge panelinin ortasında ikincil bir açılır ekran çıkmıyor) tüm fonksiyonları kontrol ediyor ve direksiyon simidi üzerinde sadece iki düğme var, bunlardan birisi de baş parmağınızla kolayca erişebileceğiniz kırmızı renkteki Engine Start - Motoru Çalıştır - düğmesi. Tüm kontrol tuşları sağlam bir his veriyor ve organizasyonları ile yerleşimleri oldukça mantıklı yapılmış. Genel anlamda kabin dikkat çekici. Malzeme kalitesi birinci sınıf, araç sessiz ve kapitone deri koltuklar ciddi biçimde konforlu ve destekleyici. Tasarım, bir Lamborghini Huracan'da olduğu gibi korkutucu olmadan özel olmayı başarmış. Eşsiz, ancak arkadaş canlısı bir havası var - özellik ve aşinalığın güzel bir karışımı.
Gözleriniz benimkiler kadar iyi görüyordur, bu yüzden dış tasarımda kendi çıkarımlarınızı yapabilirsiniz. Ancak arkadaşlarımla ve etraftan geçenlerle konuştuğumda tasarım konusunda yapılan konuşmaların geneli aracın güzelliğiyle - araç harika görünüyor, buna itirazı olan yoktur - alakalı değil, daha çok R8'in selefine göre nasıl göründüğü tartışma konusu oldu. Durum şu; daha önce hiç görülmemiş bir tasarıma sahip olan ve dikkat çekici bir otomobil olan orijinal R8'in halefi olmak kolay değil. Bu araçtaki daha keskin kenarlar çok daha iyi görünüyor ve yeni coupe da en az eskisi kadar dikkat çekmeyi başarıyor. Geniş arka farlar, yan paneller ve devasa 20 inçlik jantlar müthiş bir görüntü sunuyor.

Audi'nin günlük kullanıma uygun süper otomobili ikinci jenerasyonuyla her zamankinden daha iyi geliyor - birçok insana birçok şey ifade edebilir.
Yine de tüm bu "günlük kullanıma uygun süper otomobil" kavramının işe yaradığından emin değilim. Eğer sadece bir aracınız olacaksa ve aklınızda bir süper otomobil varsa, R8'i kesinlikle tavsiye ederim. Ancak genellikle bu araçlar evin 2'nci, 3'üncü, hatta 4'üncü otomobilidir, yani özel bir deneyimdir. Bu durumda iç mekanda R8 kadar iyi olmasa da sürüşü bir nebze daha iyi olan McLaren 570S veya 570GT'yi öneririm. Eğer tek aracınız bir süper otomobil olacaksa, daha önce bahsettiğim konfor ve uygunluk hususlarından dolayı R8 her gün sürmek isteyeceğiniz bir araç. Fakat soru şu: kimler bu araçları günlük kullanım için alıyor?
Ne olursa olsun, Audi'nin günlük kullanıma uygun süper otomobili ikinci jenerasyonuyla her zamankinden daha iyi geliyor - birçok insana birçok şey ifade edebilir. Rahat ve uyumlu, ancak istediğiniz zamanda ateşli ve çılgın olabiliyor. On yıl önce dünyayı kasıp kavuran ikonik coupe modeli için yerinde bir halef. R8 sınıfındaki en sert çocuk olmasa da; günlük kullanım, olağanüstü tasarım, harikulade konfor/teknoloji ve gürültülü bir performans sunan son derece uç bir örnek.
Fotoğraflar: Steven Ewing / Motor1.com
Galeri: 2017 Audi R8: İlk Sürüş
Audi R8