Otonom Sürüş Sistemleri
Bu icat pek çokları tarafından otomobil sektörünün geleceği olarak nitelendiriliyor. Audi, BMW, Mercedes-Benz ve Tesla gibi lüks markaların araçlarına çoktan yerleştirmeye başladığı bu sistem, yeni tanıtılan Audi A8'de de mevcut.
Alman sedanın içerisinde bulunan 3. seviye otonom sistemler aracın sürücüye ihtiyacı olmadan 60 km/s hızında gidebilmesini sağlıyor. Trafiği algılayabilen bu sistem önündeki ve arkasındaki araca göre yer değiştirip manevra yapabilme kabiliyetine de sahip.
Adaptif Cruise Control
Trafikte sabit bir hızda gidip fren ve gaz yapabilen bu sistemin asıl amacı uzun yollardaki şerit kontrolünü sağlamak. Uzun menzilli radarları ve kameralarını kullanan araç bu işlevi kolayca gerçekleştirebiliyor. Adaptif cruise control sistemi, otonom sürüş yardımcıları için büyük bir basamak görevi gördü.
Elektronik stabilite ve Yol tutuş kontrolü (ESP)
Emniyet kemerinin ardından en çok can kurtaran ikinci güvenlik sistemimiz ESP. Hatta sistem bir kazanın ardından keşfedilmiş. 1989 yılında bir Mercedes-Benz mühendisi olan Frank Werner Mohn, İsveç'de bir E-Serisi modelini test ederken kaza geçirmiş. Yardım gelmesini beklerken Mohn, ABS'nin fren sensörlerinin her tekere özel frenlemede yardımcı olacağının ve biraz önce geçirdiği kaza gibi kazaların yaşanmasına son vereceğine inanmış.
Bu inancını Mercedes-Benz ile paylaşan Mohn'a sistemin algoritmasını yazma görevi verilmiş. Mohn'un algoritması arabayı stabil tutmak için hangi tekerin ne kadar fren yapması gerektiğini anlayabiliyor.
1992 yılının ardından Mercedes-Benz, Bosch'un da yardımları işe ESP sistemini araçlarına yerleştirmeye başlamış. İlk olarak CL 600 ile başlayan inovasyon, 2011 yılında Avrupa Birliği'nin yasalarına bile giriş yapmış.
Dizel Motorlar
Alman Mühendis Rudolf Diesel, bu tip motorları icat ettiğinde takvimler 1883'ü gösteriyordu. Fakat ilk defa bir aracın içinde kullanıldığında yıl 1936, marka ise Mercedes-Benz olmuştu. 260 D adı verilen aracın kaputunun altındaki atmosferik dizel motor 45 beygir gücü üretebiliyordu. Yakıt almadan 400 km menzile sahip olan araç herkesi etkilemişti.
Etkisi altında bıraktığı pek çok insan aracı daha fazla talep etmeye başladı. Bu da aracın 1980'lerde daha fazla popüler olmasına ve satılmasına sebep oldu. Son skandalların ardından Rudolf Diesel'in kemiklerinin sızladığından eminiz.
4 Tekerden Yönlendirme Sistemi (4WS)
Mercedes-Benz, ilk 4WS aracı tanıttığında takvimler 30'ların sonunu gösteriyordu. Askeri bir araç olan VL170'de kullanılan sistem ön ve arka aksların ters yöne çevrilmesine ve dönüş açısının daha da daralmasına yardımcı oluyordu.
Bu sistemi yollara taşıyan ilk araç ise Honda Prelude oldu. Elektronik kontrol sistemi ile 4WS sisteme sahip olan Prelude 1988 yılında çıkış yaptı. Hemen iki sene sonra Citroen ZX'i tanıtarak sistemi daha da geliştirdi.
2007 yılında Renault, Laguna GT ile beraber sistemin yaygınlaşmasına yol açtı. Şimdilerde pek çok yarış aracında bu sistem daha iyi bir yol tutuşu amacı ile sunuluyor.
Klima
1939 yılında dünyanın ilk klimalı aracı olan Packard 120 reklamlarında şu ibare kullanılıyordu :"Yazın sıcağını dünyanın ilk klimalı aracı ile unutun"
Tabi o dönemin şartları ile üretilen klima sistemi, pek pratik değildi zira aracın bagajının tamamını kaplıyordu.
Hızla gelişen klima teknolojisi artık otomobillerimizin olmazsa olmazı haline gelmiş durumda.
Acil Durum Fren Sistemi ve Yaya Algılama
Acil durum fren sistemi ile beraber satışa çıkan ilk resmi araç Volvo modellerinden biri idi. O dönemlerde kullanılan kızıl ötesi kameralar aracın 30 km/s hıza kadar olan dönemde fren yapabilmesini sağlıyordu.
Artık otonom sistemlerin bir parçası olan bu sistem oldukça gelişmiş durumda. Öyle ki Volkswagen Touareg'in yeni sisteminde araç yayaların yörüngelerini belirliyor ve kaza anından çok daha önce hareket edebilme şansı sunuyor.